Teknoloji Zone

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Sağlık
  4. »
  5. Dijital Dünyanın Esareti: Modern Hayatın Sessiz Salgını Dijital Yorgunluk ve Çözümleri

Dijital Dünyanın Esareti: Modern Hayatın Sessiz Salgını Dijital Yorgunluk ve Çözümleri

Teknoloji Zone Teknoloji Zone -
30 0
dijital yorgunluk - Dijital Dünyanın Esareti: Modern Hayatın Sessiz Salgını Dijital Yorgunluk ve Çözümleri

Teknolojizone.com.tr olarak, günümüzün en yaygın sağlık sorunlarından biri haline gelen dijital yorgunluk konusunu mercek altına alıyoruz. Medicana Sağlık Grubu’ndan uzmanlar, sürekli hissedilen yorgunluğun artık bireysel bir durum olmaktan çıkıp toplumsal bir meseleye dönüştüğünü belirtiyor.

Modern Yaşamın Getirdiği Kaçınılmaz Son: Dijital Yorgunluk

Medicana International İzmir Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Müge Yaşar, modern dünyanın hızına ayak uydurmaya çalışırken biyolojimizin sınırlarının zorlandığını vurguluyor. Dr. Yaşar’a göre, sürekli hissedilen yorgunluk aslında tek başına bir teşhis değil, altta yatan pek çok sorunun bir sonucu. Depresyon, anksiyete, uyku bozuklukları ve iş yaşamının yoğun baskısı gibi faktörler, bu yorgunluğun temel nedenleri arasında yer alıyor. Pandemi sonrası dönemin de etkisiyle artan ekran süresi ve dijital uyaranlara maruz kalma, bu durumu daha da ağırlaştırıyor.

“Yorgunluk aslında yeni bir tanımlama değil ama çağın yeni dili haline geldi” diyen Dr. Yaşar, özellikle sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte ortaya çıkan ‘dijital tükenmişlik’ veya ‘sosyal medya yorgunluğu’ gibi yeni sendromlara dikkat çekiyor. Sürekli bildirimler, mesajlar, aramalar ve sosyal medyadaki ‘kusursuz’ hayatlar, bireylerde ‘geride kalıyorum’ hissi uyandırarak ruh sağlığını olumsuz etkiliyor.

Dijital Dünyanın Yıpratıcı Etkisi ve Çözüm Yolları

Dr. Müge Yaşar, dijital dünyanın bireyleri sürekli bir uyaran bombardımanına tuttuğunu belirtiyor. Bu durumun, beyin ve sinir sistemini sürekli bir alarm durumunda tutarak kronik strese yol açtığını açıklıyor. Kortizol ve adrenalin seviyelerindeki artış, bedeni sürekli bir ‘savaş ya da kaç’ modunda bırakıyor. Bu fizyolojik durum, ‘allostatik yük’ olarak adlandırılıyor ve zamanla hem fiziksel hem de zihinsel yıpranmaya neden oluyor.

Yapılan araştırmalar, sosyal medyayı yoğun kullanan kişilerde kaygı, depresyon ve dikkat eksikliğinin yanı sıra belirgin bir yorgunluk görüldüğünü ortaya koyuyor. ‘Fear of Missing Out’ (FoMO) yani bir şeyleri kaçırma korkusu da bu dijital yorgunluğu tetikleyen önemli faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.

Peki, bu modern çağın sessiz salgınıyla nasıl başa çıkılabilir? Dr. Yaşar, çözümün yaşam ritmini yeniden ayarlamakta ve dijital dünyanın getirdiği yüke karşı bilinçli adımlar atmakta yattığını vurguluyor. Özellikle ekran süresini azaltmak, dijital detoks uygulamak ve sınır koyma becerisini geliştirmek büyük önem taşıyor.

Dijital Detoks ve Sınır Koymanın Önemi

Dijital hijyen ve dijital detoks kavramları günümüzde giderek daha fazla önem kazanıyor. Dr. Yaşar, yatmadan en az bir saat önce ekranlardan uzak durmanın, uyku hormonu melatonin salınımını desteklediğini belirtiyor. Ayrıca, gün içinde bildirimleri belirli saatlerde kapatmak, sürekli tetikte olma halini azaltmaya yardımcı oluyor. Zaman yönetimi konusunda ise sadece görevleri listelemek yerine, enerjinin yüksek olduğu zamanlarda zorlu bilişsel görevleri yapmak, bilişsel tükenmeyi önlemenin etkili bir yolu olarak sunuluyor.

Dr. Yaşar, “Sınır koyma becerisi tükenmişlikten korunmanın en önemli aracıdır” diyerek, başkalarının taleplerine veya iş yüküne ‘hayır’ diyebilmenin kişisel zamanı ve enerjiyi koruduğunu vurguluyor. Bu sınırların sadece başkalarına değil, kişinin kendi mükemmeliyetçi iç sesine karşı da konulması gerektiğinin altını çiziyor.

Anı Yaşamak ve Kendine İyi Bakmak

Yorgunluk ve tükenmişlik hissini azaltmak için farkındalık (mindfulness) ve nefes egzersizlerinin de oldukça etkili olduğunu belirten Dr. Yaşar, anı yaşamaya odaklanmanın zihnin sürekli geçmiş kaygıları veya gelecek endişeleri arasında dolaşmasını engellediğini ifade ediyor. Düzenli diyafram nefesi almanın, parasempatik sinir sistemini aktive ederek bedeni dinlenme moduna geçirdiğini ekliyor.

Son olarak, Dr. Yaşar, enerji tüketen aktiviteler yerine anlam ve amaç katan aktivitelere yönelmenin, aile ve arkadaşlarla vakit geçirmenin yalnızlık ve tükenmişlik riskini azalttığını belirtiyor. Kendine karşı nazik olmak ve hatalar karşısında yargılamak yerine destek olmak, mükemmeliyetçilikle mücadelede en güçlü silah olarak öne çıkıyor.

İlgili Yazılar