Teknoloji Zone

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Sağlık
  4. »
  5. Meme ve Prostat Kanseri Arasındaki Şaşırtıcı Genetik Bağlantı Ortaya Çıktı: Yeni Umutlar Doğuyor

Meme ve Prostat Kanseri Arasındaki Şaşırtıcı Genetik Bağlantı Ortaya Çıktı: Yeni Umutlar Doğuyor

Teknoloji Zone Teknoloji Zone -
25 0
genetik ortaklık - Meme ve Prostat Kanseri Arasındaki Şaşırtıcı Genetik Bağlantı Ortaya Çıktı: Yeni Umutlar Doğuyor

İzmir – Acıbadem Kent Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Burak Turna, farklı organlarda ortaya çıkan meme ve prostat kanserleri arasında önemli genetik ortaklıklar bulunduğunu vurguladı. Bu keşifler, kanserle mücadelede kişiye özel tedavi stratejileri geliştirilmesi açısından büyük önem taşıyor.

Kanserin Gizli Bağlantıları: BRCA Mutasyonları Öne Çıkıyor

Prof. Dr. Burak Turna, meme ve prostat kanserlerinin görünürdeki farklılıklarına rağmen, kökenlerinde yatan bazı genetik faktörlerin ortak olduğunu belirtti. Bu ortak risk faktörlerinin başında ise BRCA1 ve BRCA2 genlerindeki mutasyonlar geliyor. Bu genlerdeki değişimler, kadınlarda meme ve yumurtalık kanseri riskini artırırken, erkeklerde ise daha erken yaşlarda ve daha agresif seyreden prostat kanseri riskini belirgin şekilde yükseltiyor.

Aile Öyküsü Neden Bu Kadar Kritik?

Prof. Dr. Turna, bu genetik bağlantıların anlaşılmasıyla birlikte aile öyküsünün genetik değerlendirmelerdeki rolünün daha da arttığını ifade etti. “Erken yaşta veya agresif tipte meme kanseri tanısı almış bir annede BRCA mutasyonu saptandığında, oğlunun prostat kanseri açısından genetik taramadan geçirilmesi büyük önem taşıyor” diyen Turna, benzer şekilde metastatik veya yüksek dereceli prostat kanseri teşhisi konmuş bir babanın kızında da meme kanseri riskini artıran genetik değişikliklerin olabileceğini söyledi. Bu durum, aile bireylerinin birbirlerinin sağlık riskleri üzerindeki etkisini gözler önüne seriyor.

Kanserlerde Yüksek Sıklık Oranları ve Genetik Önemi

Türkiye’de ve dünya genelinde kadınlarda en sık görülen kanser türünün meme kanseri olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Turna, her 8 kadından birinin yaşamı boyunca bu hastalığa yakalanma riski taşıdığını belirtti. Erkeklerde ise prostat kanseri, en yaygın kanser türlerinden biri olarak öne çıkıyor. Erkeklerin yaşam boyu prostat kanserine yakalanma riski ise %12-15 seviyelerinde. Bu yüksek sıklık oranları, iki kanser türünün altında yatan ortak genetik nedenleri daha derinlemesine anlama ihtiyacını doğuruyor.

Kişiye Özel Tedavi ve Erken Tanı İçin Genetik Analizler

Prof. Dr. Turna, genetik analizlerin sadece risk belirleme konusunda değil, aynı zamanda erken tanı stratejilerinin oluşturulmasında da kritik bir rol oynadığını vurguladı. Bu analizler sayesinde gereksiz tedavilerin önüne geçilebileceği ve aile bireylerinin de risk düzeyleri daha net belirlenebileceği ifade edildi. Ayrıca, PARP inhibitörleri gibi hedefe yönelik tedavi yöntemlerinin planlanması için de genetik analizlerin büyük önem taşıdığı belirtildi. Kanser hücrelerinin DNA onarım mekanizmalarındaki bozukluklardan faydalanarak etki eden bu ilaçlar, kanser tedavisinde yeni bir dönemi temsil ediyor. Bu yeni nesil tedavilerin başarısı için genetik profilleme büyük önem taşıyor.

Sonuç olarak, meme ve prostat kanserleri arasındaki bu ortaya çıkan genetik ortaklıklar, hem erken teşhis hem de daha etkili, kişiye özel tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi için umut verici bir zemin hazırlıyor. Bu alandaki araştırmaların devam etmesi, gelecekte kanserle mücadelede önemli başarılara imza atılmasını sağlayacaktır.

İlgili Yazılar